6 Aralık 2016 Salı

Büyüdüğüm Yer

Herkese Merhaba!
Bugün sizlere çocukluğumun geçtiği bölgeden bahsedeceğim. Ben aslında İstanbul'da yaşamıyordum, ablam liseyi kazandığı için taşındık ve şimdi hayatımıza burda devam ediyoruz. İstanbul'dan önce eminim ki adını duymuşsunuzdur "Sapanca" diye bilinen bir bölgede yaşıyorduk. Hatta şimdi ki zamanlarda burası çok popüler oldu. Bir sürü dizi çekimleri hatta film çekimleri bile yapılıyor. Ama 10 sene önce tabiki böyle değildi. Aslında yazları hala buraya gidiyoruz. Nasıl anlatsam... Bir kere bahçeli bir ev her şeyden önce en güzeli. İstanbul'da betondan, yüksek binalardan bıktıktan sonra. Küçük bir bölge olduğu için herkes herkesi tanır ; bakkalı olsun, terzi olsun , komşular gibi. Anlıyabileceğiniz samimi bir yerdir. Herkes herkese yardım eder, bir ihtiyaç oldu mu hemen halledilir. Tüm çoçukluk arkadaşlarımı buradan tanıyorum. Artık herkes aile olmuş gibidir. Etrafta bir sürü çocuk vardır sıkılmaya zaman bile bulamıyorum burada. Sabah uyandığım gibi dışarıdayım. Bitmeyen sohbetler , eski zamanlardaki gibi sokak oyunları... Hele yazın çok daha keyifli oluyor. Maalesef deniz yok keşke dediğim şeylerden bir tanesi. Geceleri ise çok daha eğlenceli; ya birinin evinde toplanılır ya da havuz başında sohbetler edilir tabiki! Şimdi aslında çok kalabalıklaştı İstanbul'dan insanlar haftasonları kaçmak için buraya gelir oldu. Bunun sonucunda etraftaki güzellikler tabiki yok edilerek ya otele ya da evlere dönüştü. Ormanlar, ağaçlar yok edilmeye başladı. Her zaman yapıldığı gibi. Havadan bahsedeyim birazda. Yazi yaz , kışı da kıştır. Kışları güzel kar yağar çok da soğuk olur aslında. Ama 15 tatillerde gelip. Şomine başında battaniyeyle oturmak da çok keyiflidir. Yazları ise bazen çok sıcak , bazen de yağmurlu olur. Her mevsim güzelce yaşanır.
 Anlayacağınız tam bir çocuk gibi geçirdim çocukluğumu , evde teknoloji tarafından hapsedilmeden. Bunu da sizinle paylaşmak istedim. Bu günlük yazacaklarım bu kadar. Başka bir yazımda başka düşüncelerle görüşmek üzere!
İyi Günler!

Antalya, Kemer

Herkese Merhabalar!
Bugün sizlere hayatımda geçirdiğim en güzel, en konforlu, en rahatlatıcı tatilden bahsetmek istiyorum. Geçen eylül ayında Kurban Bayramı tatilinde gitmiş olduğumuz bölgeyi şiddetle tavsiye ediyorum. Genel olarak Antalya bölgesinde denize girmekten ve çok sıcak havadan hoşlanmasamda eylül ayında orda bulunmam bu düşüncemi değiştirdi. Havanın tatlı bir sıcaklığı vardı bazen esiyordu bazen yağmur yağıyordu ama bu bile çok güzel geliyordu. Deniz ise güneşte de yağmurda da güzel geliyordu. Bahsetmeyi unuttum , burası Antalya'nın Kemer bölgesi ,küçük ve sakin koyların bulunduğu eğlenceli ve sakin aktivitelerin yapılabildiği bir bölge. Kaldığımız yer ise bu güzelliğe güzellik katıyordu. Sabahları o serinlikte uyanıp çarşaf gibi denizde yüzmek aynı şekilde akşam üstleri gün batımında yüzmek. Bu sakinliklere karşın her öğlen ve akşam ayrı sahil partileri, farklı tatta ve mutfaklardan yemekler... Hayatımda yediğim en güzel yemekleri burada yedim. Aynı zamanda burada karşılaştığım çok ilginç birşeyide paylaşmak istiyorum. Bu koy iki büyük dağın arasında ve akşam üstüne doğru yabani keçiler inanların bırakmış olduğu çöpleri veya arta kalan yemekleri yemek için dağdan aşagıya iniyor. İnsanlara hiçbir zararı olmayan keçiler insan içerisinde dolanıyorlar hatta bazen insanların ellerinden meyveler ile besleniyorlar. Birkaç görsel de koyacağım zaten. Burada çalışan, hizmet eden insanlardan da bahsetmezsem olmaz. Çok güler yüzlü, samimi bir şey rica etmeseniz bile her şeyi ikram etmeleri; kısacası dünyanın en güzel insanlarıyla dolu bir yer.

Burası bana çok iyi geldi. Bir haftalık okula alışma sürecinden sonra seneye mutlu, rahat ve sakin bir şekilde başlamak için tam aradığım yerdi. Hiç arkadaşım olmamasına rağmen ayrılmak istemediğim sanki bir ay daha geçirebileceğim bir tatildi. Kısacası bu bölgeyi hayatınızda en az bir kere ziyaret etmenizi öneririm. İnanın ki pişman olmayacaksınız. Bu günlük bu kadar. Başka bir yazımda başka bir konu ve başka düşüncelerle görüşmek üzere. İyi günler! 

30 Kasım 2016 Çarşamba

Herkese Merhabalar!
Bu benim ilk blogum olacaktır o yüzden kendimi tanıtmak istiyorum. Ben Defne Demircioğlu, geçen sene girdiğimiz  TEOG sınavı sonucu Saint Joseph Lisesi'nde hazırlık öğrencisi olarak okumaktayım.  Buraya her hafta okulumuzda yapmış olduğumuz bir çalışma gereğiyle yazacağım. Bu blogta ilgimi çeken şeyleri, gezip görmekten hoşlandığım yerleri veya yeni tattığım yemeklerle ilgili düşüncelerimi  yazmayı planlıyorum. Kısacası burası benim düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım bir alan olacak. Umarım beğenirsiniz! Kısa bir zaman sonra görüşmek üzere. İyi günler!