18 Mayıs 2017 Perşembe

Maç Heyecanı

Herkese Yeniden Merhaba,
 Bu hafta size geçirdiğim güzel bir zamanı anlatmak istiyorum. Babamla gitmeyi çok sevdiğimiz için 4 senedir Fenerbahçe'nin basket maçlarına kombinemiz vardı. Ama babamın yoğunluğundan ve iş durumundan dolayı bu hafta hiç gidememiştik. Çok gitmek istediğim bir maç vardı. Ama babam gene uygun olmadığı için sınıftan çok sevdiğim bir arkadaşımla gitme kararı aldım. Okuldan sonra bize geldik verilmiş olan ödevleri çabucak yapıp, annemin hazırladığı yemeği yedik. Daha sonra giyindik ve kalabalığa kalmamak izdihama girmemek için oldukça erken çıkma kararı aldık. Sonuçta beklemek yerine erken gitmek daha güzel bir seçimdi. Ülker Arena'ya geldiğimizde kalabalık değildi gene tabiki de insanlar vardı ama kalabalık değildi. İçeriye geçtik ve oturduk, aynı zamanda bir sürü arkadaşlarımızlada karşılaştık. Maç başladığında içeride tabikide inanışmaz bir atmosfer vardı. Tezahüratlar durmuyordu. Ben genel olarak geldiğim için biliyordum ama bu maç eleme ve şampiyonluk maçı olduğu için içerisi tıklım tıklımdı bir tane boş alan yoktu. Maç çok çekişmeli geçti ama tabikide kazandık. Maç boyunca arena hiç susmadı tezahüratlar hep devam etti. Ben bile çok bağırdığım için eve gidince boğazım acıdı. Bu ben ve arkadaşım için çok güzel ve eğlenceli bir zamandı. Umarım bir daha birlikte böyle maçlara gitme şansımız olur. Zaten o akşam bizde kalıcağı için babam bizi aldo ve eve getirdi, yolda ona maçı anlattık ve oda keşke orda olduğunu söyledi. Bu inanılmaz eğlenceli anımdan sizlerle bu kadar paylaşacağım. Haftaya başka bir yazıyla görüşmek üzere, hoşçakalın! 

Eze Fransa

Herkese Yeniden Merhaba,
Bu hafta size Fransa'nın küçük bir köyü olan Eze'den bahsedeceğim. Sizlere Monako'yu gezişimizi anlatmıştım bu köyü gezme fırsatınıda o tatilimizde bulmuştuk. Eze Cote d'Azur da denilen güney Fransa'da küçük ve çok sevimli bir kasaba. Geçmişi ortaçağa kadar dayanıyor. Nice ve Monako arasında yer alıyor. Kışları nüfusu neredeyse 100 kişiye kadar düşen köy yazları ise turist akınına uğruyor ve nüfusu 2000-3000'e kadar çıkıyormuş. Bu köyün en önemli özelliklerinden biri ünlü Nietzche'nin bir dönem burada yaşamış olması ve dünyada çok az olduğu söylenen parfüm fabrikalarından Fragonard ve Galimard'ın burada bulunması. Alfred Hitchcock ise "Kelepçeli Aşık" filmini burada çekmiş.
Bu arada yanlış hatırlamıyorsam aşağıya koyacağım fotoğraftaki evlerden biri eskiden ünlü film yıldızı Zsa Zsa Gabon'unmuş. Çok büyük bir Atatürk ve Türkiye hayranı olan Gabor evi satışa sunduğunda tek bir şartı varmış. O da çatıda bulunan bayrak direğine her gün mutlaka Türk bayrağı dikilmesiymiş. Biz hangi ev olduğunu göremedim ama rehberimizin dediğine göre yeni ev sahibi ünlü yıldızın bu isteğine saygı göstermiş ve kötü havalar haricinde bayrağımız dalgalanmaya devam ediyormuş... Nietzche burada yaşadığı dönemde "Böyle buyurdu Zerdüşt" kitabını burada yazmış. Hatta köyde "Nietzche yolu" denen bir yol da var. Nietzche bu yolu hergün kullandığı için adı öyle kalmış.Bizim ne yazık ki bu büyüleyici köyü çok fazla gezme şansımız olmadı ama parfüm fabrikalarından Fragonard'ı gezdik. Fragonard 1926 yılında kurulmuş ve şu anda tam olarak 75 parfüm bazını üretiyor. Burada bütün ürünler geleneksel yöntemlerle işleniyor. Çalışanlar hala çoğu ürünü el ile paketliyor. Dünyanın her yerinden malzeme alınıyor. (Isparta'dan da gül alıyorlar). Rehber eşliğinde fabrikayı gezdirdikten sonra ürün tanıtımı ve satış yapıyorlar. Fiyatlar oldukça yüksek ama annem ve ben yine de birkaç şey almadan duramadık doğrusu…
Parfümün yanısıra saf argan yağı, sabun, cilt bakımı kremleri de ürünler arasında... Buradaki bir günlük gezimizi rehber aracılığıyla yapmamız iyi olmuştu açıkçası. Sizede bu geziden hatırladıklarımı ve aklımda kalanları özet bir şekilde anlattım. Başka bir yazıyla daha sonra görüşmek üzere, hoşçakalın!